Biz minicik bir poodle aldık, şimdi o poodleımız Luna 4 aylık oldu. Bu süreçte başımıza bir çok şey geldi, bir sürü de şeyi öğrenmem gerekti. Yeni köpeğiniz varsa ve olan şeyler bir tek sizin başınıza mı geliyor diye düşünüyorsanız ya da minik bir köpekçik almayı planlıyorsanız diye bu dört aylık süreçteki deneyimlerimi paylaşmak istedim. Bu yazıda Luna’yı yatağına alıştırmak, hastalıkları ve aşıları, yemeği, tuvaleti, eğitimine dair her şey yer alıyor:

LUNA’YI YATAĞINA ALIŞTIRMAK:

Luna eve ilk geldiğinde petshop bizi ilk gece annesinden ayrı kalacağı için ağlayabileceği konusunda uyarmıştı. İlk akşam onun yerini güzelce ayarladıktan sonra uyuması için bıraktım ve ağlama sesleri de duymadığım için ağlamadığına sevinerek uyumaya gittim. Gecenin ilerleyen saatlerinde Luna’nınyattığı yerin önünden geçerken küçük bir hıçkırık sesi duydum. Bir de ne göreyim… Meğer bizim kız gecenin başından beri ağlıyormuş da o kadar korkmuş ve yabancılamışki sesli ağlamaya bile cesaret edememiş. Tabii çok üzülüp hemen yatağıma aldım ve sonraki birkaç günü birlikte uyuyarak geçirdik. 

Daha sonra yaptığım araştırmalarda köpeklerin ilk altı ayın içinde kendi yataklarına alıştırılmaları gerektiğini, daha sonra alıştırılmaya çalışıldığında onlar için ciddi psikolojik sorunlar ortaya çıkardığını okudum. Ben de, ileride ne olur ne olmaz ayrı uyumamız gerekirse mini kız travma yaşamasın diye kendi yatağına alıştırmaya karar verdim. Benim yatağımın yanına kendi yatağını koyup onu yanıma almadım. İlk gece yaklaşık iki saat kadar ağladı. Ağladı derken, küçük köpek seslerini kastetmiyorum. İnsan bebek gibi, “Inga” sesleri çıkararak ağladı. Öyle ki, onu yatağa almadan bırakmak canavarmışım gibi hissettiriyordu ama Allah’tan çok ağlayacağını önceden okumuştum. Yine de internette yaklaşık on beş dakika ağlar yazıyorken bizimki 2 saate yakın ağladı. İkinci gün yarım saat, üçüncü gün on beş dakika derken bir haftanın sonunda ağlamayı tamamen bırakıp uyku saatinin geldiğini anladığında koşa koşa yatağına atlar oldu. 

Yalnız, bu süreçten sonra ben Luna ile uyumayı özler oldum. Küçücük köpek ile sarılıp uyuyorduk, o benim başımın yanına yatıyordu, ben niye olur da onunla bir gün ayrı uyumamız gerekirse diye şimdiden ayrı uyumaya başlamıştım ki? İlk ayın bitiminden sonra Luna’yı uyumak için yatağıma geri almaya başladım. Yastığımın üstünde başımın çevresine kurularak uyuyor şimdilik her gece. Kendi yatağına koyduğum zamanlarda da on beş dakika sızlanıp havlıyor ama sonra kabullenip oyuncağına sarılıp uyuyor.

KAKA YEME PROBLEMİ:

Bizimki ilk geldiği günden beri kendi kakasını yemeye çalışıyor. Yavru köpeklerde bu hep olurmuş ama bu alışkanlığın yok edilmesi gerekiyormuş. Bir de kaka yemenin aslen iki sebebi olurmuş; sahibinden utandığı için emareleri ortadan kaldırmaya çalışırmış ya da vitaminleri eksik kaldığı için ihtiyacı olduğu besinleri almak üzere kakasını yemeye çalışırmış. O kadar tepemize çıktı ki, bizden saklamaya çalışmadığına eminim. İkinci ihtimal için ise VMP isimli bir multivitamin aldık ve her sabah çeyrek boyuttaki hapı ezerek toz haline getirip sabah kahvaltısının üstüne döküyorum. Her kakasını yaptığında yemesin diye tetikte durup yemeye çalışırsa kovalıyoruz. Hala bu sorunu tam olarak çözemedik ama en azından artık yüzde 60 yemeye çalışmıyor. 

YEMEK PROBLEMİ:

Luna’nın yemeği başlı başına bir olay… Poodle’ların ileriki yaşlarında kanser riski yüksek olduğundan yediği yemeklere özen göstermeye çalışıyorum. Şimdi öncelikle bir önerilen markalardan bahsetmek istiyorum. Özellikle yavru köpekler ilk satın alındığında hemen yanında bir Royal Canin yavru maması veriyorlar. Siz onu ya almayın ya da kullanmayı bırakın. Bir sürü internet sitesinden inceledim, Royal Canin’inkalitesi beş üzerinden en fazla iki buçuk alıyor. Tüm sıralarda en üst sırada Orijen, ikinci sırada da N&D mamaları var. Amerikan listeleri dahil tüm sıralarda Orijen bir numara olarak geçmesine rağmen ben N&D kullanıyorum. Bunun iki sebebi var; içeriğinde çok fazla protein olduğundan köpeğin diğer alması gereken besinlerin miktarı az gelebiliyormuş. İkinci olarak ise, içindeki protein miktarı çok fazla olduğu için tadı fazla lezzetliymiş, bu da kakasının da fazla lezzetli olmasına yol açıyormuş. Köpeğine kaka yememeyi öğretmeye çalışan biri için bunun ne kadar tehlikeli olacağını takdir edersiniz. 

Luna’yı ilk aldığımızda N&D’nin yavrular için hazırladığı mamaların bile boyu Luna’nın ağzına büyük geldiği için iştahsız olduğu günlerde rondodan çekip de verdiğim oluyordu. Büyüdükçe böyle yapmamaya başladım. 

Dışardan yemek yemek meselesine gelince… Ben tamamen kuru mama ile beslenmesi taraftarıydım ama ailedekilerin Luna’nın yemeklere bakışlarına kıyamaması ve Luna’nın da verilen yemekleri bayılarak yediğindeki davranışları çok sevimli olduğu için öğünlerden birini evdeki yemeklerden yemeye başladı. Sabahları aç uyandığı için o arada gerekli mineralleri ve vitaminleri alması için günlü yemesi gereken kuru mama miktarının yarısını veriyorum, asıl tercihi mutfaktaki yemekler olsa da açlıktan yiyor. Akşam ise bir kasekadar evde ne varsa ondan veriyoruz. Veterinere bu konu hakkında danıştığımda, tamamen dışarıdan beslenecekse omega 3 takviyesi, multivitamin takviyesi yapmamız gerektiğini ve kuzu kemiği ile dişlerini güçlendirmemiz gerektiğini söyledi. Böyle bir şey yapmayı planlıyorsanız bilginiz olsun. Ayrıca, dışarıdan yemek yediği sürece az buçuk ağzı da kokacak.

Bir yemek konusu ile ilgili olarak; su kabı günlük temizlenip hemen taze su konulmazsa anlıyor ve içmiyor, bir de bizimkinin en sevdiği yemek tavuk. Tavuk verince akan sular duruyor. Yine de köpeklere en çok alerji yapan yiyeceklerden biri tavukmuş, o yüzden verirken dikkatli olun. Son olarak; domates, üzüm ve çikolata vermeyin.

LUNA’NIN HASTALIKLARI VE ZORUNLU AŞILAR:

1) GİADİA:

Luna bizim eve ilk geldiğinde 1 kilonun altındaydı. Aşılara başlanabilmesi için köpeklerin bir kilonun üstünde olması gerekiyormuş. İki hafta 1 kilonun üstüne çıkmasını bekledikten sonra (hadi bu veterineri ifşa etmiş olalım) Ataşehir’deki …. Veterinerlik Kliniği’ne götürerek ilk karma aşısını ve iç parazit aşısını yaptırdık. İlk parazit aşısından sonra Luna ishal olmaya başladı ve bu ishali bir hafta boyunca geçmedi. Bir haftanın sonunda poposunu silerken ıslak mendile kan gelince ödüm koparak veterineri aradı. Kanlı ishal olabileceğini, acil getirmemizi, geceyi bile çıkaramayabileceğini söyledi ve ödümüz koparak koşa koşa veterinere gittik. Orada yapılan kan testleri sonucunda parvo virüsü olmadığı, giadia denilen bir parazit problem olduğu ortaya çıktı. İç parazit aşısını yaptırdıktan sonra bu kızcağızın bütün parazitleri temizlenmesi gerekirken neden içinde parazit büyümüş peki? Şöyle ki, Ataşehir’deki götürdüğümüz Veteriner bizim kıza köpekler için gerekli iç parazit ilacını değil, insanlar için olanını vermiş (bunu da aşı karnesinden öğrendik). Köpeklere uygun olanını vermeyince de ilacın etkisi az gelmiş ve tamamını atmasına etki etmemiş, bizimkinde de parazitler büyüyüp ishal yapmış.

Hayvancağız tam bir hafta kolunda damar yoluyla dolaştı iki aylık haliyle. İshali ve kusması da cabası… Bir hafta boyunca günde sabah iki akşam iki iğne olduktan sonra bir hafta da ağızdan antibiyotik şurupla devam ettik. Bir de geceleri midesi bulandığında yanlışlıkla yatağına kusarsa, yatağı pislendiği için orada uyumak istemediğini haber vermek için ağlayarak beni uyandırıyordu.

Kolundan damar yolunu çıkarmasını engellemek için köpekler yaladıkça daha da sıkılaşan özel bir bant yapıştırdılar. Luna da bunu çıkarmak için yaladı da yaladı. Sonra bandı tüylerini de keserek çıkarmak zorunda kaldılar tek bacağı bir ay boyunca tavuk butu gibi kaldı. 

2) MANTAR:

Mantar Luna’ya nasıl bulaştı bilmiyorum. Traşa ve yıkamaya götürdüğümüzde Luna’nın göbeğinde ve kol altlarında bazı yerlerin pul pul olduğunu söylediler, veterinere gidince mantar olduğunu öğrendik. Üç hafta boyunca haftada bir ilaçlı su sıkıldı üzerine. Üç sefer bizim için yeterli oldu. Bu arada, Luna akan sus sesinden nedense çok korkuyor. Her ilaçlı su sıkımına gittiğimizde bütün süreç boyunca titredi ve bazen korkudan altına kaçırdı. Bu iki deneyim ve klasik aşılarından dolayı anlaşılabileceği üzere, pek veterinere gitmeyi sevmiyor ve sokağına girince kaçmaya çalışıyor.

3) ZORUNLU AŞILAR:

Zorunlu aşılar benim için sıkıntılı bir durumdu çünkü her veteriner nelerin zorunlu yapılması gerektiği konusunda farklı bir şey söylüyor. Bu konudaki yapabileceğiniz en iyi şey güvendiğiniz bir veteriner bulmak. Biz Çekmeköy’dekiClubVet’e gidiyoruz ve şimdilik memnunuz. Hem de aşı takvimine göre bana aşı vakti geldiğinde otomatik mesaj attıkları için gün saymama da gerek kalmıyor. Diğer yerlerden farklı olarak, bazı aşıların yenilebilen versiyonları da varmış, bu da kolaylık sağlıyor. Bir de Corona hastalığının diğer virüslerle karışmadığı sürece efektif olmadığı keşfedildiğinden bu aşı zorunlu listeden çıkarılmış. Lyme da zorunlu listesinden değildi ama biz yazın kafamız rahat etsin diye yaptırmayı planlıyoruz.

BİR ŞEYLER ÖĞRETMEK – ÖDÜL VE CEZA SİSTEMLERİ:

Luna şu anda 4 aylık hali birçok şey öğrendi ama hepsini elimde yemek varsa veya elimde yemek yoksa da işine gelirse yapıyor. Bunu çözmem için bir süre boyunca cebimde ödül maması ile gezmem gerekiyormuş ki benden sürekli ödül çıkabileceğini sanarak sürekli her istediğimi yapsın. Bir de yaşının da etkisi var tabii. Büyüdükçe beni dinlemeyi daha da öğrenecek(miş).

Bu zamana kadar; otur, yat, yuvarlan, bekle ve bırak komutlarını öğrendi. Hatta ilk verdiğim komutun genelde “otur” olduğunu anladığı için ödül mamasını görür görmen oturmaya başladı. Bütün bu komutların tamamını MacCannDog’s youtube kanalını izleyerek öğrettim. Burası Kanadalı bir köpek eğitim merkezi. Köpeği eğitmekle ilgili her konu için pratikli videoları var. Farklı değişik videolar da izledim ama en son hep buranın videoları işe yaradı.

Luna’ya pek ceza ile öğretmiyoruz ama bazen gerektiren durumlar olabiliyor. Mesela “bırak” komutu…  Zibilyon kere öğrettim bırak komutunu ama bütün pijamalarım paçama yapıştığı için delik deşik oldu. Hala elimde ödül maması yoksa da bırakmamaya devam ediyordu. Bir kere poposuna (acıtmadan, çok yumuşakça, sadece gözdağı vermek için, dokundurarak) vurunca bıraktı. Şimdi ne zaman bırak diyerek eğilirsem hemen bırakıveriyor. Bu sürekli kullandığımız bir yöntem değil, çok sabrımızı bitirdiği konularda ayda bir… Bir de yanlışlıkla bir kere annem eliyle vurdu, bir hafta boyunca annemin elinden korktu sevecek mi vuracak mı diye (yeniden söylüyorum; vurmaktan kastım yumuşakça, canını acıtmadan…), bu yüzden de artık biten bir havlu kağıdınınkartonunu kenara ayırdık. Hem de artık kartonu görünce bile inatçı yaramazlığını bırakıp söz dinliyor. Bu konu üzerinde çok durmamın sebebi internetin her yerinde her şeyin ödülle öğretilmesi gerektiğini yazması oldu. Nadir durumlarda ceza da işe yarıyor. Yatağa çiş yaparsa onu ödülle durduramam ama bir gece yatağa gelemeyince hemen anlayıveriyor.

Ödül maması olarak da bize önce Pooch & Mutt ödül maması önerdiler ama Luna onu o kadar beğenmedi ki o mamayı kovalamak istemediğinden hiçbir şey de öğretemiyordum. Daha sonra Vitakraft almaya başladım. Vitakraftın her çeşit ödül maması için her türlü taklayı atıyor.

DIŞARI ÇIKARMAK:

Bize ilk Luna’yı aldığımızda ısrarla demişlerdi ki tüm aşıları bitene kadar ayakları hiç dışarıda yere basmasın, dışarı çıkarmayın. Daha sonradan öğrendim ki karma aşıları olsa yetiyormuş dışarı çıkarmak için. Kuduz riski, kuduz olan bir köpeğin Luna’nın açık yarasına denk gelmesi ile olurmuş ama biz ne olur ne olmaz aşılarının tamamlanmasını bekledik yere koymak için.

Bu süreçte Luna’ya bir ana kucağı aldım. Kafasını ana kucağından çıkararak bizimle her yeri gezdi. Avm’lerde de dolaştı, tuvalette yere bezini serdim, onun üstüne tuvaletini de yaptı, elimizden gramını ayarlayarak yanımızda getirdiğim mamasını da yedi. Hatta sonradan öğrendim ki bu yaşlardan onu alıştırmak gelecek için daha iyi oluyormuş (özellikle ana kucağında sakin kalması açısından).

Poodle’ların günlük yarım saat yürüyüş yapmaya ihtiyacı var. Şimdi aşıları tamamlanmasına rağmen biz her gün dışarı çıkaramasak da hemen hemen her gün çıkarmaya çalışıyoruz. On beş dakikadan sonra ayağımıza atlayarak “ben daha yürümek istemiyorum, kucağına al” diyor ama onu takmadan yürümeye devam edince o da yürümeye devam ediyor.

Dışarıda yürütülürken en çok dikkat edilmesi gereken şey ise kedilermiş. Arkadan yanaşarak boğazına yapışıp boğuyorlarmış veya saf dışı bırakmak için hemen köpeğin gözüne tırmık atıyorlarmış. Bu yüzden kör olan çok köpek olmuş. Bir gözümüz sürekli kedilerde yürüyoruz.

TUVALET EĞİTİMİ:

Yere ped sererek tuvalete alıştırmak kısmından başlıyorum. Pedin üstüne dökülen tuvale e alıştırma sıvıları var ya, onların hiçbirini almayın. Bize bu ucuz olanı işe yaramıyor, şu pahalı olanı süper bunu alın dediler, çok güzel kazık yedik. En işe yarayanı, köpek kendi tuvaletini yere yaptığında onu bir peçete yardımıyla pede sürmek. Bu uygulamadan daha fazla işe yarayanı yok. Bu pedler için de, gidip de köpekler için olanını almaya gerek yok. Canbebe’nin yatak koruyucu bezleri var, köpekler için satılanların tamamen aynısı. Bir de, köpekler için petshopta satılan 55 lirayken canbebe versiyonu16 lira. Halıları biz tamamen ortadan kaldırdık, bu kış boyunca da seremeyiz gibi duruyor çünkü bizimki evde gördüğü her halıya çişini yapmaya çalışıyor. Dördüncü ayda yüzde doksan bezine gidiyor ama ama hala tam alışmadığı o yüzde onluk nereye gideceği belli olmayan ihtimal var. 

İlk iki/üç ay boyunca tuvaletini yere yapmaması için ne olur ne olmaz yarım saatte bir bezinin üstüne tutuyorduk. Şimdi bu dört aylık halinde iki saatte bir tutmak yetiyor. Gece yatağımdan aşağıya inmeye boyu yetmediği için eğer 7’de kalkacaksam gece 3 veya 4’e alarm kurup o saatte bir tuvalete tutuyordum. Çok sıkışırsa ağlayıp uyandırıyor zaten ama ekstrem durumlarda hiç dayanamazsa yanlışlıkla haber veremeden tuvaletini bırakıveriyor. Bizim bu durum üç ayda üç kere başımıza geldi. Yatağım nevresim altındaki her yerini yatak koruyucu ile çevirdik. Gecenin ortasında kalkıp tuvaletini yaptırarak işte bu problemden kurtuldum. Şimdi dördüncü ayımızda sabah yediye kadar aralıksız uyuyup sabah ilk iş pedin üstüne koyabiliyorum. 

SON:

En zoru ilk iki aydı. Bu süreci atlattıktan sonra her gün biraz daha kolaylıyor. Benim ilk dört ay ile ilgili deneyimlerim ve öğrendiklerim bu şekilde oldu. Eğer deneyimlerimle ilgili sormak istedikleriniz varsa ya da siz de farklı bir şey öğrendiyseniz ya da bana tavsiye edeceğiniz şeyler varsa yorum veya mail olarak düşüncelerinizi duymayı çok isterim.

Son olarak, bir de Luna’ya instagram hesabı açtım. Kullanıcı adı: @lunatheredpoodle . Oradan büyüme sürecini ve şebekliklerini takip etmek isterseniz bekleriz.

Yorum bırakın